Doğum ve ölüm
hatırlamadığımız ve biteceği yeri bilmediğimiz bir ipin iki ucu. Bazılarımız
iki uç arasında olmak dahi istemedi. Ama bu hayata ikinci bir gelişimiz yok.
Kabul edelim ki dünyada kötülük aldı başını gitti. Benim de içimi karartıyor
her defasında. Fakat gülümseten küçük detayları göz ardı edersek, yaşamdan
nasıl zevk alacağız ?
Sahi en son ne zaman mutlu
oldum hatırlamıyorum. Ama en son ne zaman gördüğümü hatırlıyorum; otobüsteki
bebeğin gözlerindeydi mutluluk. Ama siz de çok uzaklarda aramayın onu. Velev ki
bulamadınız. O halde kendiniz yaratın. Siz sıcak yataklarınızda uyurken sabahın
köründe evine ekmek parası götürmek için çalışan temizlik görevlisine bir
“merhaba”nızı esirgemeyin. Yazları her gün su aramaya çıkan hayvanlar için bir
kap su koyun evinizin önüne. Paylaşın duygularınızı, acılarınızı,
sevinçlerinizi. Küçük Prens’te “Zor zamanlarımda yanımda yoksan mutlu anlarımı
seninle paylaşamam.”dendiğini unutmadan paylaşın.
Bir zamanlar iki meraklı
kız varmış. Kardeşlermiş bunlar. Herkese çeşitli sorular sorar, sorularını
tamamıyla doğru cevaplayacak bir hoca ararlarmış. Günün birinde anneleri son
çare olarak onları dağın tepesindeki bilgeye götürmüş. Gerçekten de kızların
tüm sorularına mantıklı cevaplar vermiş bilge. Kızlar bir süre sonra sıkılmış.
Bilgenin bilemeyeceği bir soru sormak istemişler. Kızlardan biri avucuna bir
kelebek almış ve iki eliyle kelebeği hapsetmiş. Bilgeye sormuş “Elimde bir
kelebek var. Canlı mı ölü mü ?” Eğer bilge canlı derse kelebeği iki elinin
arasında ezecek, ölü derse de kelebeği salıverecekmiş. Dediğini yapmış. Bilge
adam cevap vermeden önce kızın gözlerine uzun uzun bakmış ve “Canlı veya ölü
olması senin ellerinde kızım, senin ellerinde…” demiş.
Hiçbir şekilde Kötü bir
resim asarım korkusuyla hiç resim asamamış, kötü yaşarım korkusuyla hiç
yaşamamış biri olmayın. Bir nebze de olsa sizi siz yapan hatalarınızdır.
Hayat sizin ellerinizde.
Ona şekil verecek sizlersiniz. Rotayı siz belirleyeceksiniz. Ve binlerce yıllık
insanlık tarihinde yaşamış milyarlarca insan arasında bir iz de siz bırakın.
Hemen iz dediğimde aklınıza sanat eserleri gelmesin tabii. Bana göre
hayatınızda bırakabileceğiniz en güzel iz zeki ve ahlaklı bir evlat
yetiştirmekten geçer. Sizin her ânınızı, her duygunuzu bedeninde ve ruhunda
taşıyabilecek bir çocuk yetiştirin. Siz ölseniz dahi sizi davranışlarında
yaşatacaktır.
Öyle bir yaşayın ki bu
hayatı ölüm döşeğinde de olsanız geriye baktığınızda “keşke”ler değil “iyi ki”ler
karşılasın sizi.
Yaşa
kardeşim
Bir kadının umut dolu yüreğinde
Bir yetimin hayallerinde
Bir masumun gözlerinde yaşa.
Yaşa kardeşim
Bazen sınırın ötesinde
Bazen bir şarkının son hecesinde
Bazen şişenin dibinde yaşa.